Türkiye’de her yıl yaklaşık 27 bin kadına meme kanseri teşhisi konuyor. Uzmanlar, radyoterapinin meme kanseri tedavisinde tümörün tekrarlama riskini azaltmada ve kalıcı sonuçlar elde etmede büyük başarı sağladığını belirtiyor.
Radyoterapinin Meme Kanseri Tedavisindeki Önemi
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Selek, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada, meme kanserinde erken teşhisin ve etkili tedavi yöntemlerinin yaşam oranlarını artırdığını vurguladı. Radyoterapi, meme kanseri tedavisinde cerrahi müdahale sonrası sıklıkla tercih edilen ve tümörün tekrarını önleyerek hastalığı kontrol altına alan önemli bir tedavi seçeneğidir.
Prof. Dr. Selek, radyoterapide kanser hücrelerinin yüksek enerjili radyasyonla hedef alındığını, bu sayede hücrelerin büyümesinin durdurulduğunu veya yok edildiğini belirtti. “Özellikle meme koruyucu cerrahiden sonra uygulanan radyoterapi, tümörün tekrarlama riskini azaltmada önemli bir rol oynar ve kalıcı sonuçlar sağlar,” dedi.
Radyoterapinin Avantajları ve Yan Etkileri
Gelişen teknolojilerle radyoterapinin, sağlıklı dokulara minimum zarar vererek sadece kanserli bölgeye odaklandığını dile getiren Selek, bu tedavi sayesinde hastaların yan etkileri daha az yaşadığını ve günlük yaşamlarına daha hızlı dönebildiklerini belirtti.
Ancak radyoterapinin de bazı yan etkileri olabilir. Prof. Dr. Selek, en sık görülen yan etkilerin ciltte kızarıklık, kuruluk, kaşıntı ve yanma gibi dermatit bulguları olduğunu, bunların genellikle tedavi sonrası düzeldiğini ifade etti.
Meme Kanseri: Hem Kadınlarda Hem Erkeklerde Görülüyor
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Şule Karabulut Gül ise meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirtti. Türkiye’de her yıl yaklaşık 27 bin kadına meme kanseri teşhisi konduğunu dile getiren Gül, meme kanserinin erkeklerde de nadiren görüldüğünü vurguladı. Özellikle yakın akrabalarında meme kanseri öyküsü olan erkeklerin bu hastalığın farkında olmaları gerektiğine dikkat çekti.
Meme Kanseri Risk Faktörleri
Meme kanseri riskini artıran faktörler arasında tütün ürünleri ve alkol kullanımı, obezite, hareketsiz yaşam tarzı, geç yaşta doğum yapmak veya hiç doğum yapmamak, emzirmemek ve BRCA1-2 mutasyonu taşımak yer alıyor. Doç. Dr. Gül, bu risk faktörlerine karşı sağlıklı beslenme, egzersiz yapma ve tütün ürünlerinden uzak durmanın meme kanserinden korunmada önemli adımlar olduğunu belirtti.
Erken Teşhis Hayat Kurtarır
Erken teşhisin meme kanseri tedavisinde başarı oranını artırdığını söyleyen Gül, meme kanserinin başlıca belirtilerinin memede ele gelen kitle, meme başında çekilme, ciltte portakal kabuğu görünümü ve meme başından akıntı olduğunu ifade etti. Ayrıca, 20 yaşından itibaren kadınların ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapmalarını ve 40-69 yaş arası kadınların ise 2 yılda bir mamografi ile kontrollerini yaptırmalarını önerdi.
Sağlık Bakanlığı’nın Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) gibi kurumlarda ücretsiz mamografi hizmeti sunduğunu hatırlatan Gül, mamografinin erken teşhis açısından hayati önem taşıdığını vurguladı.